19 Mart 1969 

MEVLÂNA'yım ben!

1 Hoş gördüm, ondan yola gel dedim. ‘Gündüzden çıkma, geceye bakma.’ derim. Gün aydın, gece kara, döndüm ben bu yollara. Aydınlatayım dedim, size yunmak öğrettim. ALLAH vermiş, gönülü yunmuş. Bana ışık tutmak yol göstermek düştü. Gönül yol ararsa bulur, ALLAH REHBER gönderir. 

2 ALLAH her şeye KADİR. Mümin kulu sevindir. Onun işi olunca, yolu bana gelince; madde kalkar aradan. Gönül GÜL’ünden, yolcu yolundan gelir; gelir beni bulur, yolda görür sevinir. Uyma, dayanma kula. Yönün ALLAH'a açık, kul ne yapar? Yolu ALLAH açar. O'ndan dile olur işin, bana gelir dönüşün. Yumak açtın, dolaştı. Dolaşanı sabırla sar, yüreğini ferah tut, ALLAH’ın verdiğini ferahla ye. O'ndan geleni bildin, sözümü dinledin.

3 O'ndan gelen yunmaz mı, ALLAH'tan gelen bilinmez mi, bilmeyen yorulmaz mı? 

4 Omuzdaki MELEKLER, yola gideni bekler. ALLAH dilerse, dua edense; dağlar-taşlar, yoluna yol ekler. Yumuşak olanı, yolunu bileni, O'ndan geleni bildin mi; korkma kötüden. Kötü ne eder, ALLAH İZİN vermezse? Gözü kapanır, kolu yok olur, zarar veremez. ALLAH'tan başka kimseden korkmayın.

5 Umduğunuzu bulmazsanız yanmayın, ‘ALLAH sevmez.’ demeyin. ALLAH kulunu sever. Mucizeyi kulları için yaratmaz mı? O'na gidenin şansı, ALLAH'ın kuluna verdiği lütuftur. O kul verileni bilirse, yolunu bulursa, ALLAH'ı severse; ne mutlu ona. ‘Kazandım.’ derse, yolda gezerse, yunmaktan kaçarsa; yazık, acırım o kula. ALLAH acısın, ben kimim? Olsaydım öyle bir kul, yapardım okul. Kul eğitsin, O'ndan yol öğretsin. Olaydım öyle bir kul, yapardım yol. ALLAH'tan geleni, gönlünü açanı geçirsin. Olaydım öyle bir kul, manadan ayrılmazdım, maddeye bakmazdım, yolumdan çıkmazdım. 

6 Oldum, ben ALLAH'la doldum; dolanı gördüm, elimi verdim. Gününüz bozulmasın, yanımdan ayırmasın, GÜLÜ’nden geçirmesin. GÜLLER’in en güzeli. Duygunun ötesine vardım, andığımı gördüm, gönülden vuruldum. Aşık oldum YARATAN’ıma, GÜLLER’i YARATAN’a, GÜLLER’in en güzelini YARATAN’a. Doğduğum günden geldim bu yana, döndüm o yana. ALLAH'ın DEDİĞİ olur, dilerse gönderir, sizi buldurur. ALLAH'ın İZNİ ile geldim, yol gösterdim. ALLAH cümlenizden RAZI olsun.

7 ‘Mümin.’ dedim ben size. Dediğim benim değil, ALLAH'ın SÖZÜ’dür. Ben kulu ayırmam, ayırıp kayırmam. Gönül bağı olanı, yudum içeni, yol seçeni; ALLAH görür ayırır, ULU’sunu gönderir. ‘Gelmez.’ diye kim demiş? Kim demiş yanılmış, o kul ULU görmemiş, elinden tutulmamış. ALLAH sundursun, yüreğini yundursun. Gider gelir türbeye, dilek verir DEDE’ye. ULU RUH’u yok ise, ondan yolu yok ise; ne gider? Gider yalvarır, ALLAH'tan diler. ALLAH VERİR dilekleri. ULU; gülmeyenin, yol soranın yardımcısı olur. Dileyenin, ALLAH’tan isteyenin yardımcısıdır. ALLAH’ımın EMİRLERİ’ni yerine getiririz, kulları aydınlatırız türlü vesile ile. ALLAH, YOL GÖSTERİCİ. Yolları, gönül açık olan anlar. Umduğunu bulamayan, gaipten haber alamayan, ‘Olmaz.’ der yanılır. Anarsanız içiniz coşar, yola koşar, ALLAH yol açar. Ne mutlu koşana. 

8 Dilekler hep olacak, yollar açılacak, GARİB bana gelecek. Dileyeni beklerim, yumağını açarım. Güzel yol, doğru yol. Yola gelenler, ALLAH’ı bilenler, yumağı saranlar; gönül dileğinizi gördüm, cümlenizi beklerim.

9 Yolunu sorduğun; sudan durgun değil, adına uygun değil. ALLAH yüreğine sundursun, hayırlı iş buldursun, elinde kolunda olanı yuvasına götürsün, başka iş aramasın. İşi elinde, aşı elinde; düşünmesin, başka yola gitmesin. Olsa iş ne arar, andığını sorar? Ona gelmez, doyurmaz. Dönsün işine, yudum-yudum çalışsın, andığını bulsun, ondan aş yesin, onu ilerletsin. İşi güzel, eli yatkın. Ne arar, ne karar? Düşünmesin, yolunda beklemesin, dönsün işine. 

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH