7 Ocak 1972 MEVLÂNA’yım! 1 Hoş gördüm, cümleyi selamladım. 2 Alan-veren, nameyi bilen; yolunu bulsun, ‘Sebep, ALLAH’ım verir.’ desin. 3 Yeşil rengin dengine, çiçeğin ahengine; yolumuzca dolarız, yumağımızca çağlarız. Derim; yıkmaya değil yapmaya bakın; kırmaya değil, tutmaya bakın. Kul kulun sevgisine değil, şefkatine muhtaçtır. Sevginin sonu yoktur, şefkat ise mahduttur, sınırlıdır. 4 Sunmak, aklın üstünde; verdiğim, kulun idrakinin üstünde; almak, kulun ayarında. 5 Masanın üstü yiyecek dolsa, her kul midesi aldığınca yer. Kimi kolay
hazmeder, kimine ağır gelir, kimi daha olsa der. Aydın aştan, masa
taştan olsa; her iştahı olan âlim olurdu, her taşı bulan
hayatını kurtarırdı. Nasibe boyun eğin. Gülmeyi gösteri olsun diye
değil, gönülü parlatsın diye kullanın. Öfkeyi korku versin diye değil,
kaldırıp çöpe atın. ‘Umduğum olsun.’ derseniz, önce dünya yükünü atın. Suyunu
almış, yolunu bulmuş kula; dünya yükü ağır gelir. Dünya yükü
size, gönül rızası ile değil, şeytanın havalesi ile gelir. Her kula öyledir.
Uzak tutmak kulun elindedir. Onun için derim, akla geldikçe ‘ALLAH’ım SANA
sığındım.’ deyiniz ki, yükü sırtınıza almayasınız. Dünya günümde an
geçmedi, ALLAH’ıma sığındım. ALLAH’ımla arama dünya yükü koymadım. Dediğim,
yolumun sırrıdır. ‘Sırrı.’ dediğim gizlilik değil, görene açıktır. Ne
mutlu size ki, açmayı EMİR aldım, sevgili kullarına verdim. ALLAH’ım cümlenizden
RAZI olsun. 6 MİM, Name verelim; ZU, amin. 7 (Şeytan
hakkında soru sorulur) 8 ‘Maznun olma yolumuzda, duman koyma gönlümüzde, tanık olma sorumuzda. Senden uzağız, ALLAH’ımın HİMAYESİ’ndeyiz. Seni, ne kötülüğümde andım, ne olanı senden bildim.’ deyin, ALLAH’ıma sığının. Şeytan şerrinden uzak olursunuz. Masal demeğe değil, yol göstermeğe gelirim. Olayları elerim, elek üstünde kalanı çöpe atarım. 9 Nazenin olanın niyazını, niyetine uygun görürüz. Nazlının nazlattığı.
GARİB. Nazlı, analığı. ‘Neden nazlı?’ dersen, şu manada derim. Nazlanmaya
layık olana, o paye verilir. Dünya da, ahiret te böyledir. Ne var ki naz,
şımarıklılık değildir. Uygun yolun, uygun kuludur. Nazı da ALLAH’ımadır.
Biz de ALLAH’ımı çok seviyorsak, elbet naz yapmaya hak kazanırız. Sevmenin ölçüsü
mü var? Müsterih olasınız. Alçıyla değil, gönlünüzü altınla doldurasınız. ‘Dolu
değil mi?’ derseniz, yazım yalnız size değil. Yazılsın, yayılsın, okunsun,
gezinsin. Dönsün kuldan-kula, elden-ele. 10 Müstesna yolun, açıklığa meyli vardır. Yerde ot, havada kuş misali. Otu beğenmedin mi? Bir dikersin, bin toplarsın. 11 Çeyrek dünya alınmaz, dünya sırrı çözülmez. Bize dünya sırrı değil, ahiret yolu gerek. Dünya sırrı izince çözülür, gezince değil. 12 Cebine para koyarsın, ‘Bol param oldu.’ dersin. Bakalım senin midir? Cebin
delinir, yerini bulur. Sende sen olan nedir, bilir misin? Mantık. Benlik gibi. Bende
ben olan nedir, beni meydana veren nedir? Mantığım. Ben mantığımı ne
yolda kullanırsam, o yöne giderim. Mantık, ALLAH VERGİSİ’dir. Ne var
ki, kullanmak senden. Benlik, kula göre değişir. Mantığına sahip
olan kul, kendini dünyaya kabul ettirir. Benlikle değil. Benliği başının
üstüne alıp gezersen, kaybın büyük olur. Benlik seni ezer, gün gelir başına
ağırlık verir. Benliği ayağının altına alırsan, gün gelir senin
ağırlığının altında ezilir. Benliği ayağının altına alan,
iradedir. Yoksa ne senin, ne de senden gelenin, ALLAH’ımın VERGİSİ
olduğu unutulmaz. 13 Su gelir, akar gider; söz gelir, yıkar gider; gün gelir, çöker gider. Çöken nedir? Çöken, kulun geçen ömrü. Kul gelir, göçer gider. Peki, kalan nedir? Kalan, senden sen olandır. Benden ben olan ne kaldı. İyi ya, senden de sen olan kalır. İsmin. 14 Mecnun olsan, AŞK’a düşsen; yanarım sana. Mecnun, kul AŞK’ına yanmış; MEVLÂNA, ALLAH AŞKI’na düşmüş. Biri masal, öbürü hakikat. Masala değil hakikate dönelim, durmadan dönelim. (Resim
verilir: HAZRETİ SÜLEYMAN) 15 SÜLEYMAN HAZRETLERİ’nin, hayvanat dili ile anlaştığını unutmayın. Olduğu gibi al, dediği yerde kal. ALLAH’a ısmarladık. LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH maznun: zan altında bulunan, kendisinden şüphe edilen,
|