27 Şubat 1971 MEVLÂNA’yım ben! 2 Yorgan soğuktan sakınmak içindir, çorba mideyi ısıtmak için. Netice belki bir gibi düşünülür, amma yapılan işlem ayrıdır. Müsait olanı bulmak iradeye bağlıdır, ne var ki plan dahilinde. 3 Kaderin değişmesine yol açmak kulun elinde değil. Yalnız
ALLAH’a candan edilen niyaz, YAZAN’a yönelince; yazı, ALLAH’ımın niyetine
uydurur. Yazdığını silmek de ALLAH’ımın elinde. ‘Oldum, döndüm, uyandım,
gördüm.’ dersen, yazılan bozulur, niyetin verilir. Kula sorarsan ‘Asla.’ der. YAZAN
kim? Ömür değişmez elbet! 5 Saydığım günde, sevdiğim yolda ne gördüm bilir misin? Sevginin bolluğunu. Kulda, bitkide, hayvanda. Bütün bitkiler, çiçeğini göğe doğru açar; hayvanlar seslerini, göğe doğru baş kaldırıp verirler. Kulun da (HAKK’a) yönelmiş olanı, ALLAH’ıma el açar. En katı kul dahi, dara gelince ‘ALLAH’ım.’ der. ALLAH’ım; dara gelende değil, her an aklınızda olsun, gönülden çıkmasın. AMİN. 6 Yosun denizden uzak kalsa kurur. ‘Denizde ne faydası var?’ dersen, balık yavrusunu korur, amma kulu sarar. Kötü mü diyelim, kökünü mü kazıyalım? 7 Aynadan gözünü ayırma, çünkü kendini onunla dengelersin. Yaşlanmak; gençliğin sonu değil, hayatının dönümüdür, ömrünün en güzelliğidir; eğer saklanmadıysan. 8 Saranı sarmak kolay, döneni sarmaktır olay. 9 ‘Yaprak dalda çoğalır, ağacı gölgeler.’ dersiniz. Ağacın
gölgesi, yaprağı. Güneşten zarar görmemesi nedendir? Kökünden aldığı
suyundan. 10 Yolunu. Gidişe açılan yol. Gidiş nereyedir? Elbet NURU’na. Aymayı diledik, kula söz etmeye değil. Tenkit, haddimiz değil. 11 Asmayı yolumuza örnek aldık, dalını budadık. ALLAH’ım hayır olmayandan sıyırır, hak olanı olmayandan ayırır. Gönüller ferah olsun, huzurun yerini bulsun, yolunu açan YARDIMCI’n olsun. Olayı bekle, feraha açılır. Deme ‘Günahtan nasıl kaçılır?’. Günah olan, hak yenilendir. Yemediğin haktan sorumlu değilsin. 12 Sevmek sevilmekle olur. Sevmeyi bilenler, şakaya da uymalı, yolunu gönülde bulmalı. 13 Genişlik değil uzunluktur asıl olan. Odayı değil yolu dedim. Genişlik ne verir, uzunluk yürütür. Darlık, dünyanın ölçüsü. Danıştığım dedi ki: “ Ne derse desin, gönülden bulsun.” Ben geçirmedim, gönül yolun geçirdi; ben sadece ışık verdim. Sizin nasibiniz kıt mı ki? Yolumuz açılmadı mı? Gönülden değil mi? Açık olmayan gönül yol bulmaz, niyete uymayan yola sefer yapılmaz. 14 Düştüğümüzden değil, geçtiğimizden bulduk. Çağırıldık vardık, hep bir olduk, ağacı doldurduk. Dağınık olan yok. Hep değirmen taşından geçilir, un olanı seçilir. Unun ayrıntısı-sıyrıntısı olur. O da atılmaz. Undan aldığını, ‘Hamur.’ dersin yoğurursun. Suyunu birden mi karıştırırsın? Yavaş-yavaş katarsan, kararını bulursun. Ateşe atarsın. Fazla ateş yakar, hafif ateş tutar. Kararını bulmalı. Kul da öyledir. Asmayla başladık, buğdayla bağlayalım. Buğday kulu, asma yolu gösterir. 15 AŞK’tan geçenle değil, yolu yürüyenle beraberiz. Sohbetimiz güzel,
kumundan geldiği için. 16 Yağmuru aheste yağarken seversin, seller akarken değil.
Sel akıttığı yerde; sağlam duvar kalır, çürük olan yıkılır. Yumuşak
olanlar, çevremizde. Uzak olanlarla halleşmek dileriz. 17 Gönülleri gezeriz, yolları açarız. Sanma ki yolu tesadüf açtı sana. Gönülleri gezdik, yolları açtık. MEVLÂNA’yım ben, kolağası değil. Ayakla değil, gönülle geliriz, her kulunu severiz. ‘ALLAH’ım.’ diyen, yolunu alan; elbet bulur. Ne eski yenilenir, ne yeni eskilenir. AŞK her kulda olur, amma yol bulan yürür. Menfaat kaktığı gün, elbet huzur gelir. Amma kulun iradesi sağlam olmalıdır. Eğilenin gücüne göredir. Günde YM. Yolun alışı, günde nasiplidir. Günde kul yol arar, geçende şaşkın sarar. 18 Olayı ‘Büyü.’ der, vergiden şüphe ederdi. İlim, ALLAH’ımı buldurur. Mantık HAK YOLU’na açık. MEVLÂNA ne ayırır ne kayırır. Ayıraydı-kayıraydı, MEVLÂNA olmazdı. 19 Gönülcüğün ‘ALLAH.’ der kavrulur. Yananlar gelir, hep beraber olur. Yangın söner, sönmeyen gönüldeki yangındır. O da yangın değil, volkandır. Sönmez, durmaz. Yakın olanlar, saman çöpü gibidir; hep bir yanar, ne kalır, ne söner. 20 Mevlevi döner, yumağa sarar, daire olur dünya misali. Dünya da niye döner? Miyarını mihrabında tutsun diye. 21 Seyit neden savaşır? Hakkını korumak için. Kime korur, kuldan ona ne gelir? Savaş soruldu, ‘Hak mıdır?’ denildi. Savaş; bir kulun niyetiyle değil, niyetin bozukluğundan olur. ALLAH’ım sebep yaratır, kulla kulu yanıltırsa; yol savaşa açılır. ‘Hak mıdır?’ dersen, şeriatın emrettiği olur. Elbet ALLAH’ımın EMRİ’dir. Yumuşak yol sorulur. Meclisin sorusu. Günde olan, ALLAH’ımın YAZISI. Ömür ölçüsü YM olur. Aynayı aldık, yüzlere tuttuk. Bakan görür, görmeyene ne denir? ALLAH’a ısmarladık. 22 Sağ-sol ALLAH’ımın vergisi. Sevilen kulunun görgüsü, kulu yücelten ALLAH’ıma olan sevgisi. Olmasın kulun kaygusu. Yolumuz doğrudan geçmez, saygıdan kaçmaz. Destek; ağacımız, kuldan beklemez. Ağacımız da desteğini ALLAH’ımdan alır. Kuldan kulu ayırma, kulun işidir; amma olgun kul değil, ham kul ayırır. Açtığımız yolda, ne melanet ne setaret olur. Yolumuz da gönlümüz gibi açıktır. Gelenler de açık olanlardır. Geçtiğin yol, seçtiğini verir sana. Seçtiğin yol en güzeli buldurur. Bulduğun yol selamet yoludur, HAKK’a götürür. Oğul bilir, açtığı yoldan yürür, geçtiği kapıyı örter. Örtülen kapı, dumandan oğlu saklar. Açılacak elbet seçilen yol. ALLAH’a ısmarladık. 23 Dumanın dağıldığı gün, gözün açılır. Duman, görmene mani olur. ALLAH’ım İZİN verdiğince deriz, kul gönlünü açarız. 24 Sözümüz sevenle, bize soranla. Sormaya değil, uymaya gelenle halleşiriz. ALLAH’a ısmarladık. LÂİLÂHE
İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH Melanet: büyük kötülük,
lanetlenecek iş veya davranış.
|