29 Eylül 1972

MEVLÂNA’yım ben!

1 Kuşaktan darlık çekmeden, belinde kumaş almazsın. Yanlışlık yok. Semerde bolluk var ise, kaytana verdiğini çekersen, düzenini bulur. Kaynayan tencerede mesafe bırak ki taşmasın. Taşana elini uzatamazsın. Duyununa yol açmayan, kuğuya gölü yakıştırmayandır. daha önce verdim.

2 Geçitte vurduğun taş. Demekten değil, manadan düşün.

3 OSMAN der ki: “Meydan aldığınca değil, dolduğunca değil; geldiğincedir. Kim gelirse gelsin; ne dolar, ne taşar. Neden? Kul yapısı değil de ondan.”

4 Komutu veren, komutta hataya düşmemeli. Hataya düştüğü an, komut değerini kaybeder. Suyu bulan her olay, açılmaya mahkumdur. Neden? Hatalı ile hatasızı ayırmak için. Suyunu doldurdun mu, gönlünü oldurdun mu, kuyuda dolu suyu bildirdin mi? Güzellik; güzele uymakta değil, her olanı güzel görmektedir. Mehtap güzel ise; mehtap olmayanda güzellik silinir mi, yıldızlar yerilir mi? Yeşeren her fidan, ağaç olmaya namzettir. Yemeni giyen de, çıplak ayak gezen de; maksudunu bulur. Birinde zahmet çeker, öbüründe kaygusuz gider.

5 Duyanın duyduğuna, bilenin gördüğüne uyduk. Bağda yemeni, dağda çizme giydik. Bağ, mürşidin müridini götürdüğü meydandır. Dağ, mürşidin ötesinde, YÜCE’den doğrudan doğruya alandır. Evet kanal. ‘GARİB’e çizme giydirdik.’ denilen odur. Meydanı geçirdik, çizmeyi giydirdik. Dağın taşı-dikeni dahi, çizmeyi aşamaz, yürüyüşe zarar veremez. Elinizden tuttuğumdan beri, geçilen safhalar. Sözüm şudur: GARİB’in yürüyüşüne söz edilmesin, nerden neyi aldığı, kimden neyi duyduğu sorulmasın. Daha önce verdim; söze değil, ÖZ’e göz attık, gönül yolu ile, cümleye söz ettik.

MEVLÂNA’yım! 

6 ‘Neden dedim?’ derseniz, sözüme mühür bastım. Remz.

7 Dualar gönüllerde olmalı, beden ibadete uymalı. ‘Borcunu ödeme.’ denir mi? Kolaylık gösterilende, sevabı sana da gelir. Her olayda zorluğa, kötümserliğe değil; olumuna uymaya alışmalı. Daha önce verdim, şüphe kulu yanıltır. ALLAH’ım şüphe eden kulunun şüphesini oldurur.

8 Gül fidanı gördüğünde, gülünü düşün. ‘Acaba kurur mu?’ deme. Gölde balık görürsen, yüzmesini düşün. ‘Acaba yürür mü?’ deme. Başladığın her işte, hayrını düşün; zarar olur deme. Olanın O’ndan olduğunu bildiğin müddetçe, her zarar hayırda son bulur.

9 Defterimiz bitti, sözümüz yetsin. YUNUS’um sözümüzü devir alsın. “ Setreden doruğu görse, sehpadan vazgeçerdi. ‘Ağaca örtü vurayım.’ diyen, böceğe yem bulamazdı. Böcekten geçilmez, ağaca örtü vurulmaz. Sehpadan maksat, kaydına sorgu vermek. Ağacın doruğu nedir? Oyması; oyunda bulması, kucağa gelmesi, Ağacın doruğu, kucağa gelir mi? ALLAH’ım “OL!” dediğini oldurur, sehpada kulları buldurur. Sehpa neden olur? Yüce ağacın doruğunu görende, sehpadan vazgeçmezsin. Dediğim odur. Sana gerekli olan için, ağacı harcar mısın? ‘Yol ehliyim.’ diyen için; kökünü bildiğin, doruğunu gördüğün ağacı harcar mısın? Ağaçtan maksat, ULULAR’ınızdır. Bilmez misiniz? Size verilenden öteyi aramayın demektir. Bir sehpa için, bir ağacı harcamayın. Sehpa dünya gününde, ‘Yol ehliyim.’ diyendir.”

10 MEVLÂNA’yım geldim. Duymasan da olur, duymadığın hayrınadır; görmesen de olur, görmediğin hayrınadır. Duymayan, duyandan eksik değildir.; görmeyen, görenden eksik değildir. Gönüller bir olsun. ALLAH’ıma emanet olun. Saygıda selamet bulun, aymayı dünyada bilin, öyle gelin. Mümin kulun yemenisi başka mıdır? Bolu yerde görürsen, darı gönlüne koyma. ‘Ne demek?’ denir. Boldan maksat vergidir, dardan maksat sergidir. Maksattan dilenen sevgidir. Ne darda ne bolda değil, sadece sevgidedir. ‘Sevgi yeterli midir?’ dediğinde; ‘Yetmediği zaman, sevgin kıttır.’ derim.

11 Merakınıza düşen bir olayı vereyim. ‘Zaman olur, evliya dahi borcundan uzak kalır.’ dersiniz. (Bektaşi mi?) Bektaşi demedim, ULU dedim, EVLİYA dedim. EVLİYA’nın aldığı da YÜCE’dendir. Dünyada yaşadığı günde, ona da hami olan gelir. Gelişin önemi büyüktür. Kanala bağlıdır. ALLAH’ımın İZNİ ile, onun yarım bıraktığını ULU’su tamamlar. Daha evvel dedim. ÖZ’e bakın, yoruma vermeyin. Mürşidin sözüne sohbetine katılın, ibadetine değil. 

12 YUNUS’um der ki: “Yolunu alan, ilmine erendir; ilmine eren, bedeni sıyırandır. Bedeni sıyıranda ibadet, gönülde kalır.”

13 Kuş uçtuğu yerde, gönül geçtiği yerdedir. Gönlünü sonsuza sal ki; tutanak bulamasın, toprağa kök vermesin. Değirmeni su başında kur ki, ununu alabilesin. Merkebi sudan uzak tut ki, ununu koruyabilesin. Merkebini yanında taşırsan, faydası büyük olur, sana hizmeti dokunur. Merkebi satarsan, ununu sırtında taşıyabilir misin? Kulun hatası odur ki, her yükü nefsine verir. Nefsini yok etmek kolay mıdır? Öyle ise yok etmeye değil olduğu halde olduğunu unutmaya çalışmak. Müsait olan her olay, kuluna sevmeyi öğretir. Açık olan her yol, kuluna geçmeyi öğretir.

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH

remz: işaret, işaret ile anlatmak. güç anlaşılır. gizli ve kapalı söyleme.
setre: düz yakalı ilikli çuha elbise.