4 Ağustos 1980
Gerçek Kadir Gecesi
(GARİP sabaha karşı görüntü olarak şunları
görmüştür: KUR'AN-I KERİM ve önünde beyaz bir güvercin. Daha sonra da
HAZRETİ ADEM ellerini gökyüzüne açmış dönmektedir.
GARİP: 'Sema ediyor.' diye düşünür. 'Her şey dönendendir.'
denilir. HAZRETİ ADEM'in ilk görüntüsü gençlik, daha sonraki görüntüsü
olgunluk idi.
Soru: Daha önce sözlü olarak alınan bir tebliğde geçen
aşağıdaki dizelerin kimin
tarafından söylendiğini ve açıklamasını lütfeder misiniz? 'Ben BİR'in
Kadısıyım, Ben SER'in Dadısıyım, Ben sırrın
örtüsüyüm.')
MEVLÂNA’yım ben!
1 Cümlede bulduk hali,
kaderdir dedik günü. Olumlu yolun kulu. Selam olsun sizlere, döndük baktık
yüzlere. 'Uyun.' dedik sözlere. Geldik sizlerle olduk. ALLAH'ım RAZI olsun. Her
niyaz yerini bulsun.
2 Kadir bilene gündür,
kadir olana yöndür. 'Döndür.' denilen gündür. Salim olduk eğildik,
'Salih.' dedik takıldık, ERENLER'le döküldük, soranlarla büküldük.
3 ADEM adı bilinir,
'Geldi.' denir söylenir. Sayı bizden alınmaz, soyu sizden verilmez. Ak kar
üstüne, kara kömür dökülmez. Ayna bellenir 'Benden verir.' diye; çiçek
koklanır, güzele götürür diye; KUR'AN açılır okunur diye. YUNUS'um der ki:
"Akkuş kanadını sırtına sürdü ise, KUR'AN'ın dilindendir, kulunun
halindendir. KUR'AN'ı Yazan AK KUŞ ile karşılandı. (Kimden söz ediyorsunuz?) RESULÜ.
Aydan alan, güneşten ileten, CEBRAİL ALEYHİSSELAM. 'ADEM'den
dünden bu güne dört yol var.' diyene de ki: Yol BİR'dir. Altın gümüş
tepsiyse, yollu yolsuz hepsiyse; sen ben okunur, O'ndan bilinen dokunur. 'Ak
ile kara varsa, güzel ile çirkin de vardır.' diyene sözüm: Ak karanın yanında
tek ise, göze batar. Kara akın yanında tekse, gine göze batar.
Karşılaştırma değil, birbirine karıştırırsan, öze
dönmüş olursun. Kömürü ateşlersen, köze dönmüş olursun, külü
öyle bulursun.
4 Sildim kulun terini,
gördüm sevenin körünü, döktüm güğümün suyunu. Düşündüm; ne aradım, ne
buldum? Kimde, gördüm; kimde, sildim? Gölgede kaldığımı o zaman anladım.
Niyaza durdum, tövbekar oldum. 'Kin uzak olsun benden, korusun beni sondan.'
dedim; güneşe çıktım, yoluma baktım." dedi, YUNUS'um gecenizi
kutladı.
5 'ALLAH!
ALLAH!' diyelim, bir tesbih çekelim. (imameden
başlayıp imamede bitirmek üzere 99’luk tesbih) Kamer gökte
oldukça, gök yıldızla doldukça, niyazın yerini bulur.
6 Çağırıya
değil, yorumda bilerek oku. Çağırı uzakta olandır. OMAR der ki:
"Omuzdan ötemde duman kalmasın; 'Yolum.' diyen kulu, niyazsız olmasın.
Diledim GÜL'ünden, çiçeğin solmasın; gönlüne güzelden başkası
dolmasın. Dün, bu gün, yarın BİR'dir. 'Değil.' dersen, gönlünde
kirdir. Paklan düşünden, saklan taşından."
7 KELİME-İ TEVHİD çekelim.
EYVALLAH. Bir tesbih. Cümle günahların için 'Tövbe Estağfurullah.' (Yine bir tesbih mi?) EYVALLAH.
Günün aydın gelsin. 'Gönlüme yalnız GÜL'üm girsin.' diyesin. HAK NURU'nu kendinde
göresin, cümlede bilesin.
8 Katı gelen yumuşar, 'Oldum.' diyen
coşar, 'Coştum.' diyen taşar. Coşalım, taşmayalım,
dikenli yola koşmayalım. EYVALLAH. Suyun akışı güzeldir,
taşmazsa. Yolumuz BİRLİK’tir, bilen gürlüktür. 'HAK.' diyelim,
el ele olalım.
9 (Bir canın
belinin kireçlenmesi hakkında şifa sorulur)
Şifasını sorana: Soğan ezmesi diyelim. Değil, çiğden.
Güçlükten değil. Bir saat kalsın, yerini limon ile silsin.
10 " 'ALLAH! ALLAH!' dedikte, ALLAH sana
güldük te; seni senden alacak, seni cümleye bağlayacak." dedi,
YESEVİ söze girdi:
11 "Düz ova verimlidir, düz yayla görümlüdür. Dağı
taşı serindedir, güzellik yorumdadır. Al, verenden sözünü; gör, serenden
ÖZ'ünü; de, 'Bileceğim hazzını.' Deldik dağın doruğunu, bulduk
asmanın koruğunu. DOST'a döndük bilerek, yapısını görerek." dedi,
YESEVİ selamladı yürüdü.
12 RESULÜ! Katreyi bilen O'dur, katrede bulan
O'dur, seyrine doyan O'dur. 'Yolluya yol veren, hallenip yol gösteren,
seyrinden gönüllere aktaran, güne kadar her bilene dokutan, bilmeyene aratan.'
dedi, verdi YARATAN. Gözüm O'ndan bakacak, sözüm O'ndan akacak, ateşim
O'ndan yakacak, mümin olan her gönülde tütecek. Ocağımız almayı bilene
ömür boyu verecek. Yollar gidişe uyar, yolda sesini duyar; dost
dediğin, her anda elini sırtına koyar. Git, gide gide bulacaksın;
gittiğin yollarda dileyene can, dileyene nefeste yoldaş olacaksın.
EYVALLAH. 'Gerçeğe uymaz.' diyene de ki: Gerçeği hangi taşın
altında buldun? Gerçeği hangi saksıya diktin ki beklediğin gibi
olsun? Senin diktiğin çiçek, gerçek. Ya benimki burçak mı? Yoksa burçak da
gerçeğin dışında mı? Ne dikersen dik, gerçektir. Ne sökersen sök,
gine gerçektir. 'DOSTUM ALLAH.' diyelim, DOST'u her hal ile bilelim, gönül ile
DOST'ta olalım.
13 (Bir canın
ayağındaki kemiklerin büyümesinin şifası sorulur) Kumun
verdiğini su ile silelim. Sıcak toprak bulasın. (Kum mu DEDE’ciğim?) Evet. Güneşte ısıtasın,
ayağını kumla tutasın
14 Yerden gökten alıştık, sevgi ile
buluştuk. 'Düzende hayır var.' dedik. Genişlik açılır, yapıya umulan
günde geçilir. ALLAH'ıma emanet olunuz. Siliniz gölgeleri. Çiçekler
oluşur, soframızda sevenler buluşur. Ocak açık, kucak açık; gelene,
bilene. Yolumuz açık, sorana.
ALLAH'a ısmarladık.
LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR
RESULULLAH
15 (Resim
verilir) Yürek içinde ALİ ile FATMA. Yürekten yeşeren,
GARİP. VEYSEL KARANİ, üstte. YESEVİ yanda. ALLAH'ıma emanet
olunuz.