4 Ağustos 1980 Gerçek Kadir'in sahurunda
Sözlü Tebliğ:
1 Yol ehli mi,
hal ehli mi?
Gönülde YAR saklı mı?
Allanalım pullanalım,
HAK ADI'na yollanalım.
2 ER sırlanır, saç
kırlanır,
binek atı
eğerlenir,
yük vurursan semerlenir,
belde toka, kemerlenir.
3 Ak duman seherdedir,
çok giden seferdedir.
Kâl, ER'in sırrıdır,
hal, kulun kârıdır.
'Gel!' diyene uyarsan,
HAK AŞKI'na
düşersen,
gönül yandı, korudur.
4 Dünü günü bilendeniz,
yolu kulu bulandanız,
biz HAK SÖZE gelendeniz.
Satırı bitti ise,
'Noktayı koy.'
diyendeniz.
5 AŞK meyvesi
oluşurken
biz bu hali
bilişirken;
sen durma ara O'nu,
de ki: 'Seni beni,
buldum günü.'
6 'Kalmam.' dersen
yolundan,
buldum güzel halinden,
gezen gören sevginden.
Belle sana VEREN'i,
sende SEN'i GÖREN'i,
elden eli TUTAN'ı.
'Almam!' dersen
yanılırsın,
'Bilmem!' dersen,
dolanırsın.
7 AŞK, yel ile gelip
sel ile gitmez!
AŞK'ı, yıldırım
gelse eritmez!
Gönlü, AŞK'tan
başka arıtan olmaz!
8 Gel bilelim halimizi,
gel, bulalım yolumuzu.
Biz verelim sesimizi,
biz duyalım usumuzu.
9 'Gök mavi.' diyen,
ağaçta yeşili
gören;
güneşte renkleri
bulur,
gölgede düşünü
görür.
Açık-açık alırız,
biz MEVLÂ’yı buluruz.
10 Bilgi, bilginde kalmaz,
vermezse, bilgin
olmaz,
olmayan kimde
bilmez,
bilge halktan
gayrı sormaz.
11 Kan sayarsam,
soy ararsam,
çevrem dar
olur benim.
'Kande?' (nerde?)
diye sorarsam,
yönlün zor
gelir senin.
12 Gökler yıldıza sormaz
'Neden
katladın beni?'
Yıldız
güneşe sormaz
'Neden
topladın beni?'