25 Temmuz 1986

MEVLÂNA'yım ben!

1 Koşmayı dilediysen yoldan taşı alırsın; taşmayı dilediysen, deryada derini bulursun; her gününde sevgin ile aldığın, güzel diye kaldığın her olayda serine danışırsın.

2 "Meyhaneye yol aldık, gönülden vereni bulduk, meraya sürüyü saldık, gülenden-gelenden sorguyu sildik." dedi, YUNUS'um sözü aldı:

3 "Kalp para elde kalır, altın-gümüş bilenin olur, değişen değil çalışan gerçeği görür." dedi, YUNUS'um selamladı.

4 "Altın düğmeyi diktim, çiçeklere zarar veren dikenleri söktüm, yerden bildiğimi RABB'imden aldığıma saydım." dedi, PİR SULTAN ABDAL sözü aldı:

5 "Ne vergide, ne yargıda eğri-doğru demedim, aldığım her lokmayı çok-az diye saymadım, eşikten-beşikten çevreyi selamladım, iyi-kötü demeden güzel olana inandım." dedi, PİR SULTAN ABDAL selamladı.

6 "Havuza su verdiysek, toprağımız verimlidir; DOST'luğu cümle ile kurdu isek, benliğimiz varlıklıdır. Darlığa girmeyelim, kilimimiz var ise, hasır sermeyelim." dedi, HACI BAYRAM sözü aldı, güllerin vergisine gönülden daldı:

7 "Gördük-geldik sayfayı, sevdik gerçek seyfiyi; hal edindi düzeni, zor geçirdik yazanı. Aynı günde ayrı yazı, aynı anda gönülden-gönüle gezi. Kayguda kalmayalım, er olana olumsuz sormayalım." dedi, HACI BAYRAM selamladı.

8 "Su içeyim kanayım, KEVSER ŞARABI sanayım; gelmeyi dileyene, GÜL'ün en güzelini sunayım." dedi, HAMZA DOST sözü aldı :

9 "Çayır-çimen gezene, yaprak-yaprak dizene, gönül verdik YAZAN'a. RABB'im SEN'in ileyiz, DOST ile el-eleyiz; sevgi-saygı halimiz, ömürde GÜL ileyiz." dedi, HAMZA DOST selamladı.

10 "Ayrı-ayrı gelişir, aynı kapta buluşur; niyaz gerçeğin kapısıdır, gireyim diyen çalışır. Heves yerden gelemez, seven yolda kalamaz, YARATAN'ın yazdığını bin bir kulu silemez. Dağlara otağ kurduk, otağa kilim serdik, ER olanı oturttuk, HAK şarabını tattırdık. Gelen-giden eğilmez, akan suda boğulmaz; niyet edip nasibini aldı ise, sofrası asla dağılmaz." dedi, MERKEZ'im sözü aldı :

11 "Doymayı deneyenin uymasını görürüz, niyetinden getirdiği her satırı okuruz. Gülen-bilen yerindedir; kul, olana uymak zorundadır. Koyduğum her taş bana yolumu buldurur, kaygumu tez elden kaldırır." dedi, MERKEZ'im selamladı.

12 "Aşık oldum bir damladan gelen SESİ’ne, aşık oldum bir damla ile verdiğin süsüne; toprağına-taşına, çiçek kokan başına, sofradaki aşına, uykudaki düşüne." dedi, HACI BEKTAŞ sözü aldı :

13 "Alacağım sergide, bulacağım yargıda, kalacağım sorguda. RABB'im SEN'den ayrı koyma beni, RABB'im benden asla silme beni, sağda- solda döğme beni. ‘Oymayı bileydim...’ demeden, her an lokmayı yemeden; beni-bana buldur, SEN'i bana bildir, kayguyu-dumanı sildir, aldığım her lokmayı cümle aleme böldür." dedi, HACI BEKTAŞ selamladı. 

14 Ağrı-sızı geçendir, ‘Nerden aldım?..’ denilmesin; yapraktan gelen en güzelidir, ayrı yönden bilinmesin.

MEVLÂNA'yım!

15 Dolana-dolana geliriz, dayana-dayana buluruz, uyanı-seveni biliriz, sevgiden-sevgiye öylece varırız. Dün verdiğini gün siler, yarından kaygu almayalım, asla umutsuz kalmayalım.

ALLAH'a ısmarladık.

LAİLÂHE İLLÂLLAH MUHAMMEDUR RESULULAH