19 Ocak 1971

MEVLÂNA’yım!

1 Gelenlerle sevenlerle beraber. ‘Gelmeyenlerle, sevmeyenlerle?’ demeyin. Sevmeyen kullar, uyuyanlardır. Onlar da uyanır, huzuru bulur. Yolumuz manisiz, sevgimiz hudutsuz. Yanımızda oturan, ‘Yandım ALLAH’ım.’ diyenlerle yanarız, mutlu oluruz.

2 Düşünmek yersiz. ALLAH’ıma aşıksam; sevgisinden şüphe etmeyi, kuldan bunu düşünmeyi yersiz bulurum. ALLAH’ım kulunu şeklen değil, RUH’en sever. YARATTIĞI, SEVGİSİ’nin çokluğundandır. Kulunu sevmeye dayanamaz. Elbet O’nu seven kulu, yeri de ayrıdır. Denir ki, ‘Her kul, ALLAH’ını bilir. Ne var ki, EMİRLERİ’ne uymaktan çok, dünya nimetlerine yönelir. Düşünse ki dünya nimetlerini veren kim? ‘Ağacı diktim, dibini suladım, iyi baktım, bol meyva aldım.’ diyen kul, dünya nimetine uyan kuldur. Toprağı nereden buldun? Suyu nereden aldın? Beklersin. Nasip mi bakalım, meyveyi toplamak? Ne bakandan, ne dikenden; TEK VARLIK, VEREN’dendir. 

3 Müteessir olma. daha söze başlamadık, giriş yaptık. Tadımız adımızda değil, ALLAH’a olan AŞK’ımızda. CAN da CANAN da kucaklaşır, sohbet ile kul kulla anlaşır.

4 Sebepsiz bir şey olmaz, sepetsiz yumurta taşınmaz. Kapalı olan, karanlık gönüldür. Açık gönüle, karanlık şey girmez. ‘Neden girmez?’ dersen; çünkü açık gönül, ışık alır, karanlık nasıl girer? Açık gönül, açık kapıyı bulur. Gönüller, sebeple buluşur. Bozulmaya yüz tutan, tamire çalışmakla düzelmez. ALLAH’ıma havale edilen, hayırsız kula yol vermez. ALLAH’ıma havale ettiniz; olayı bekleyin. Üzüntü etmeyin, bozulana akıl takmayın. Dedim ya, sepetsiz yumurta taşınmaz. Yumurta elde taşınırsa kırılır. Söz uygun gelmezse bozulur. Yumurta alırsın, bozulmasından korkarsan taşır mısın? 

5 Kullanılmayacak olan, geri verilir. Hayır olan, ele gelendir. Açık konuşmak, ALLAH’ımın EMRİ’dir. Yumağını sarar, nasibini arar, yuvasını gönlünce kurar. Destiye su doldur, elini göğe kaldır. ‘Olmaya, almaya...’ dersin. Verdiğim sudan destini doldur derim. Bardağını doldur-doldur iç. Biter diye korkma. Madde ile değil, manadan söyledim. ALLAH’ıma şükür et ki, manayı seçesin.

6 Yaprak dökmeyen ağaç daima yeşildir. Yeşillik, huzurdur. Yolumuz. Geleceğin vazifesine kendini hazırlarsan, vermeyi kolaylamış olursun.

7 Misafirin gelince, evinde kurabiyen olursa, ikram edebilirsin. Olmazsa, boş çevirirsin. Dersen ‘Gönlüm hazır.’, elbet hazır. Çünkü ALLAH’ımın AŞKI var orada. Yamalı fistan da, sırmalı kaftan da giyse; AŞK aynı AŞK’tır değişmez. ALLAH AŞKI olan, pas tutmaz.

8 Yananla beraberiz. Cümlenin seveniyim. Sana MERKEZ’in duasını vereyim. “ALLAH’ım! AŞKIN’la doluyum, yarattığı kuluyum. Duacıyım, vermeyi bilenim.” Yardımını diledim. MERKEZ EFENDİ’yi yardımcı istedim. Konuşulan da bizim sohbetimiz değil mi? ULU’nu sen bilirsin. ALLAH’ımın kötü kulu olmaz. Dönük olan, sönüktür. Dönük. Güneşe arkasını veren, ışık alır mı? Senin ULU’nun yolu. Yumağınca anarsın. ‘EYÜP SULTAN’ım.’ dersin. Yardımcıyız kullara. Mümin olan-olmayan.

9 ALLAH’ımın yarattığı, yumağınca gelecek, sana yardım edecek. Duanı edersin, yoluna çağırırsın. MERKEZ’in sözünü aldım, yolunu danıştım. Der ki: “Anında yanındayım, gideceği yolundayım.” Yuvasını danıştı. Açılan kapıda, sevinmek gerek. ‘Olmazsa?’ dediğin, kulun elinden dilinden çıkmış, verişe hazır olmuş. 

10 Yaratılan her kul layıktır, layık olmayan yaratılmaz.

11 Gelene gelmeyene, sevene sevmeyene; gönül kapımız açık. Yolcu-hancı misali. Gelen geçen, kalan göçen. ‘Kalan var mı?’ dersen, ‘Giden yok.’ derim. Giden; yerini bulan. 

12 Beden, MELEK’in kulu mu? ALLAH’ımın kulu, MELEK’le yolu, sevgiyle dolu. Aldığı huzuru verir, kullarıyla paylaşır. Müstesna yaratılış. (MELEKLER için) YARATAN, hep BİR YARATIR. Kul, kendini ALLAH’ına adarsa; müstesna olur. Kendinize ölçü vurmayın, ölçü ALLAH’ımda!

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH