27 Şubat 1972
MEVLÂNA’yım ben!
1 YUVA’da gün bulduk, günde selamı verdik, sohbet ile yolunda erdik, cümlenize
selam verdik. ALLAH’ım cümlenizden RAZI olsun, yediğini nasipten saysın.
2 Hemen gelmedi, gelişi vermedi, geceyi silmedi, olaya gülmedi. ‘Kim?’
denildi, meraka düşüldü. n’den sorunuz. Geleni desin. n’nin ULU’su, cümlenin
uydusu. Sildiği, kaygusuna denktir. ‘Günümüz aydın, gecemiz gölgesiz.’
dedik, gelenlere uyduk, gelenlerle bir olanlara, selam verdik.
3 Yolumuz cümlenize. Yedekte olalım diyen, geceden gelen, yolcuya yolunu
veren, VEYSEL KARANİ. “Yolumuz açık.” dedi.
4 “Selamları aldık, getirenden gönderenden ALLAH’ım RAZI olsun dedik. Gönüller
ile alırız, yolunda savaşırız. ‘Yemeden yedim, giymeden örttüm.’ diyene
şaşarız. ‘Gamsız dünya, yerinde olur.’ diyene de ki; ‘Her gün baklava
yesen, yerinde midir? Acı yemeden, tatlıyı bilemezsin; karanlığı görmeden,
güneşe bakmazsın; acımayı bilmeden, sevmeyi öğrenemezsin. Onun için
her olayda dolay aranmasın. MERKEZ’in sözü misali, olduğu gibi kalsın, ALLAH’ım
cümlenizden razı olsun.”
5 Kainatı güzel gören, her nasibe kucak açan mıdır? Kainat, olduğu
gibi güzel. Olduğu gibi seven kul, yolunu bilendir, olana uyandır. Koşuyu
yolda, yokuşu dağda ara. Çıkışta koşu alma, koşuda
zoru bulma. OMAR der ki: “Sözde ağzın şekline değil, zikrine
değer verin. Sahtelik gönülden gelmesin, bedende şekil almasın.”
6 Semer, ata da merkebe de vurulur. Ne var ki atta başka, merkepte
başka değer bulur. Düşündüğünde bulacağın, kendi
fikrindir. Sergi misali, birçok fikri alırsın. Beğendiğin gene kendi
fikrin olur. Çünkü mantığın, onda son bulur.
7 Kuşun eti yenmese de olur.
Kaşığına uyan nasibini verir. Dert etme, üzüntüye düşme. Konumuza
sorduğun da gelir. Kendine aldığını, RESULÜMÜZ’ün Yolu’nda
olduğunu; söz ile değil, ÖZ ile bildirir. Onda olan cümleye verilir. Kumun
elendiği, deryaya döküldüğü yerdedir. Günde ne yerde ne gökte, gönüllerdedir.
Asamadığın ipi el altından kaldır, gönlünü AŞK ile doldur. Gittiğin
yol HAK YOLU’dur. Olduğun gibi, oluşuna uy. Evet sana. Susuz kalmadın,
yolun çevirmedin, sana daha önce de verdim; ‘Duruşta hayır vardır.’ de, ona
da uy. Kendini helak etme, ‘Olamam.’ deme; olamadık yoktur. Sonsuza yelken
açsam, yelkeni yaprak desem olmaz. Yaprak yelkene gelmez, yelken yaprağı
dürmez, gemiye yol vermez. Yapacağı, yaprağı sahilden alıp sahile
vermektir.
8 Geçen ile göçen hesaba gelmez. Geçen günü dürmez, göçen AŞK’ını
sermez. Sermeyi denedim, ‘HAK’tan ayrılmam.’ dedim. Şüpheyi niye aldın? ‘Olduğum
gibi kalayım, gönlümce uyayım.’ de. ‘Kayguyu sil.’ dedikte; gelsin rüyaya yer
versin, hayır olanı alsın desem; her olay hayırdır. ‘Rüya nedir?’ diyene, bir
perde. Ahret penceresi desem yerini bulur mu? Gönüle koyanın, ‘ALLAH’ım.’
diyenin; gün gelir niyazı kabul olur. Rüya ile bir perde açılır.
9 ‘Kaybım var mı?’ demeyin, O’ndan ceza beklemeyin. AF EDİCİ
oluşu ADI iledir. O’na sığındığın an, bedenden sıyrıldığın
andır. Bedenden sıyrıldığın an, beden korkun kalmasın. Cümleye. OSMAN der
ki: “Rüyam ile gördüğüm gecede, günün müjdesi, bedende gönül kâşanesi
idi. Kaşane saray benzetimi.”
10 Her gördüğüm benim, her gördüğün senindir. Bende olan sana
gelmez, kuldan gelen bana gülmez. Kaşığına gelen dökülmesin, ocağında ateşin sönmesin, yerini
bilen dönmesin, dumanı gören katılmasın dedim, yanımızda olana verdim. Yerini bilenle,
yolunu verenin, TABDUK’tan haber soranın; taşına taş eklenmedi, sunduğumuz
yol yedeklenmedi. Sunduğumuz gibi kaldı, aldığı gibi oldu, olana uydu.
ULU’m diyene, seherde sorana; güzellik, aradığın yerde değil gördüğün
yerdedir. Dilediğin uzakta değil, yakındadır. Yola çıkan ile beraber
oldu. Evet. VEYSEL KARANİ. ‘Konuğumuz valide duası alsın.’ deyim, duacı
olayım. Kuyudan ses almasın. Kuyudan ses alan, kendi kuyuya ses verendir.
11 Seneyi saniye desek de olur, alanda
zaman durur. Her kul gelene döner, geçeni dürer. ‘Yetersiz.’ denmesin, güç ile
göç, defterde-rüyada aranmasın. EVLİYA duayı olduğun yerden de alır. Beden
ziyareti, zahirde kalır. Türbe ziyareti, bedene terbiyedir. Kuyuyu ele alma
dedim ya. Gemiyi düşünme gider diye. Gidişin dönüşü olur, dönüşte
uyulur. Yanımızda olana dedim, konuğumuza. Gemiyi kaptan yürütür, ‘Bilmeyen
yolu şaşırır.’ deme. Bilmeyeni gemiye vermezler. ‘Suyun aktığı
yerden geldim.’ dersin, geldiğin yeri söyler misin? Gelişte bulamadıysan
da; günde doldun, aydın oldun, sahipsiz tarlada ağaç diktin. ‘Ağaç kimindir?’
dersen, hayrındır derim. Suyun yerini bilenden sor ki, varış tez olsun. Yolunu
bilene danış ki, barış günde gelsin. ‘Uymadı, sesimi duymadı.’ dersen;
üzüntü etme, duacı ol. YARATAN duyursun, uymayan kulunu UYANDIRSIN. Kazana attığın
her çamaşır kaynar. Kiri ne olursa olsun, tertemiz çıkar. ‘Arınmaz.’ diye
endişe edilmesin. Yel ile gelen, sel ile gider. ALLAH’ım cümlenizden RAZI
olsun. Bizlerin dileği; sizlerin aymasıdır, cümlenizin bizleri burada
bulmasıdır. ‘AMİN.’ dedik duacı olduk.
ALLAH’a ısmarladık.
12 Dediği gibi aldım. ‘Olamaz.’
diyen yanılır. Gününü aydın bildikçe, 'Hayır.’ deyip uydukça, sen de biz de
hoşnut oluruz. Sohbetten söz dileyene, bir kalem veririz. Selama el versin,
elde yeli silsin. Kandil yandıkça , uymayı bilsin. Sayı ile almayan, hesaba
durmaz; kaydını yazdıran, tesadüf demez. Yünü gün ile arayan, günde geceyi
silendir. Hayır. Yerini değil, serini sorana dedim. Evet. ULU’sunu; yol
alanda, gün gelende veririz. Kul ayırmak yerinde olmaz. Aşını az alana, sözünü
de az verdik. Şaka ile sözümüzü derdik. Aymayı bildi isen, mantığına
uydu isen; kimliğine ne gerek? Ona bürünmeyeceksin ki, adını almayacaksın
ki.
13 Okumayı diledin, hayır olanı
buldun, gayretten uzak kaldın. SEYYİD BİN VELİD der ki: “Bin
kelimede bir alsan, bir kelime ile uysan; aldığını kutlarım, ‘Almak için
okudu.’ derim. Sen de oku, binde bir alsan dahi. Gözünü örtme, uyuyanı dürtme, kuşa
söz edeni söz ile seyrine verme. ANAM’ı diyene, ÖZ’üne alana; sözünü kuş
misali, havaya süzene dedim. ‘Sözüm havaya gider, sabun misali söner.’ dersin. Varsın
sönsün, yeter ki gönül kırılmasın. Pencereyi örtme, bulut var diye dert etme. Bulutlun
güneşi örttüğü görülmemiştir.”
14 'Meyveyi yemezse, aşını
yesin, yeter ki VEREN’i bilsin.’ dedim, karşımızda olanın yavrusuna verdim.
Evet. Sudan alan suyu bulur, kendini gün gelir aynada görür.
ALLAH’a ısmarladık.
LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR
RESULULLAH