29 Şubat 1972

MEVLÂNA’yım ben!

1 Yudum-yudum içelim, verileni seçelim, ne olduysa geçelim,  cümlenize ‘EYVALLAH.’ diyelim. 

2 Geldik söz ile, çaldık saz ile, gördük göz ile, sevdik ÖZ ile. Aşığım dediğimden, güne kadar yanarım, yandığım günden beri dönerim. Dön dönebildiğince. Yanan ile beraberim, dönen ile beraberim, anan ile beraberim.

3 MERKEZ’im ile beraberim. Geldim gelenle. MERKEZ’im der ki: “Benden alan, yolunu bilendir.” Sözün katkısını verdim. MERKEZ’im verdiği, hediye ettiği gün; aldığı söze ekledi. “Verdiğim hediye idi.” ULU’sunun sözüne, söz katılmadı, kaide bozulmadı. MERKEZ’imin ona verişi, yolunun alışı idi. Hataya düşülmesin, suçluluk yüklenilmesin. Teveccüh, hatadan variy olamaz. Hataya düşene verilmez. Hataya, âta olana verilir. Güzellik görülür. Hummalı olandan güzellik sorarsan, bulutu tarif eder. Gaflet odur ki; bulutta kötülük bulasın, ondan gelen, rahmeti unutasın. Kuşku, dünyayı kuyu bilendedir, kuyuyu da boş görendedir. Yumuşak yol dilersen, dünyayı okul bilesin. Yanılmayın; onu ne sen, ne ben, ne de cümle alem dileyemez. Hiçbir kul ayıntıda kalamaz. Günün konusundan çıkmayalım, özellik aramayalım. ‘İmtihansız gideyim.’ diyen, özellik arayandır. Dünyaya gelen, özellikten uzak kalandır. Özellik MELEKLER’dedir. Dünyaya gelen imtihana kayıtsız şartsız uymaya mecbur olandır. ALLAH’ım cümleden RAZI olsun. Gelen bulan, gören uyan; varışta bilsin, görsün. Göreni de, görmeyeni de elinde tutsun. Gönlümüzde olan bilinir; gönüllere verilir, nasip olan çizilir, en uygun verilir.

4 ‘EYVALLAH.’ dedik, sözü MERKEZ’ime verdik. Yuvanın sahibine (n’ye) der ki: “Geldim, gördüm, mutlu oldum; niyetine uyandan, gayretine düşenden, ALLAH’ım RAZI olsun. Boşluk görmedim, dolsa demedim; dolduracak boşluğu, aradım bulamadım. Teveccüh ALLAH’ımdan.”

5 ‘YA HAY!’ dedik, ‘HU.’ ile söze girdik, yuvadan hoşnut olduk. Yolumuz yol alanın, gönlü pak olanın. ‘Konuk.’ dedik, konuğuna da el verdik. Sudan alan, konuğuna da sunar.

6 (y’ye) Nar suyundan şikayet eden, dünyada kendini sınar, içtikçe kanar. Unutmasın o da yanar. Gönlü yanar. Yanan gönülde şikayet olmasın. Sahili bulan, sıcaktan şikayet etmesin. Suya ayak sokmaya ne hacet? Gücümüz O’ndandır, AŞK’ımız bizden. Ben yanarım, sizleri de ateşime alırım, aldıkça büyürüm desem yersiz, büyürüz.

7 Asmaya yer arayan, bağın yönünü bilmeyendir. Bilirsiniz, dağın yönü güneşin doğuşunadır. Yerde olan ne? Sana gelen ne? Senden alan ne? Zincir misali alır, aldığını öğütür, gene sana iade eder. Gelen dönendir, dönen bilendir, bilen uyandır. Elbet. Dönüşe korkun olmasın, ömürde korku yer almasın. Korku olan yerde, iman silinir. 

8 (n’nin bu konudaki sorusuna:) Mutluluğumuzu biz de söyledik ya. Uygun da gördük. ‘ALLAH’ım, uydu.’ dedik, O’ndan gelen İZNİ de gördük. Dualarınıza uyduk, ‘Amin.’ dedik.

9 Sedefi sedef olduğu için değil, güzellik verdiği için seversiniz. Günümüz, yumuşak yol dileyen kullar ile doludur. Her kulun dileği, ALLAH’ımın YOLU’dur. Ne var ki, yolu bilmeyen, korkuyu silmeyen yobazın verdiği nasihat; günde yol alınamaz düşüncesini, kullara aşılamıştır. ALLAH’ımı bilen her kul, O’na varır. ‘Kula yol vereyim.’ diyen, ona güzellikleri öğretmesini bilmeli. Mümin olan bilir, sözümü alır.

10 Meyden aldığımız, KUR’AN’ı bildiğimiz müddetçe; güzellik bize varmayı öğretir. Öyle değil midir? KUR’AN’ı bilene, güzeli görene dedim. Gönül ile konuştuk, hoş söz ile halleştik. Öyle değil midir?

11 Hummalı olmadık, olayda karanlık aramadık. ‘Sabır.’ dedik bekledik, günü gelene ekledik. Meyveyi oldurana, ‘SEN’den RABB’imiz.’ dedik. Olan en uygunudur, gülen senden olsun, sevabı boyu bulsun.

12 Kaşık aldık, tasa çaldık; kaşığı terse tutma ki, boş gelmesin. Karşımızda olana derim. ‘Sözümüz güne kadar alınmadı.’ der. Mürüvvet gayretten olsa da, nasip edilende gayret de boştur. ‘Ah.’ demeyiz, ‘HAY.’ deriz. Yumuşak yol dileyen, ‘HAY ALLAH’ım.’ diyendir. ‘Cezadan uzak tut ALLAH’ım.’ demektir. Sözümüz yarım kalmaz. Mümin olan bilir. Geçtiğin yolda taş olmasın, çorba tasın elinden kaymasın. Gönül aldığın her günde, yolunda çiçekler açtığını unutma. Her çiçeğin, cennet kokusunu saçtığını unutma. Güne kadar sabır ile bekledi, sözü benden uzun gündür almadı. Bekleyen alır, teveccüh YÜCE’den gelir. Yumuşak yol dilesin. ‘Yolun yumuşak.’ desem, yersiz olmaz. Suyu aktığı yerden, yolu baktığı yerden görür; selameti oradan bulur. Yer yerince, kul gönlünce eğilir. Eğiliş YÜCE’yedir. Unutulmasın; ALLAH’ıma uyuşun, mekanı zamanı olmaz. ‘Gayri müslim ellerde, kulunda iman kalmaz.’ diyene de ki; ‘ALLAH’ım ne yerde ne gökte, benim gönlümde.’ Konuğunuza dedim. ‘Bilsem de, bilmesem de; uysam da, uymasam da.’ denmesin. ‘Kainatı YARATAN, BİR TEK ALLAH’tır.’ densin, niyazın ölçüsüne girilmesin. Niyaza ölçü olmaz, kul ölçü ile varmaz. Niyaz O’na bağlar. Gönül vermeden edilen niyaz, sepete su doldurmaya benzer. AŞK ile edilen niyaz, deryaya denktir. ‘ALLAH!’ dediğinde; kainatı sarabiliyor musun, gönlünü göçene kadar O’na bağlayabiliyor musun? Hiçlik doğuştadır, ölüşte değil. Kafeste kuş, kuş mudur? Kuş demek; sonsuzda kanat açabilen, dilediği yere konabilendir. Kafese giren, kendinden geçendir. Kendinden geçene, hiç denir. Kuş kafese girdikte, senin esirindir. Senin için öter, kendi için figan eder.

13 MEYDAN size açık olsun, her gelen AŞK ile dolsun, gönüller figandan uzak kalsın, AŞK şarkısı söylesin. Hafız misali. Cümlenize EYVALLAH diyelim.

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH