18 Nisan 1972 1 YÜCE’nin ADI’na geldim, cümlenizi selamladım. Sözümüzü açalım, bollukta gayeyi hayıra çevirelim. 2 ‘Bolluk nedir?’ denilir. Her olan gözden silinir, dünya kulun gönlünce paylaşılır. Paylaştığın, bolluktur. Asıl olan değil. Çünkü asıl olanı paylaşamazsın. Neyi, nerde, kimi, nasıl suçlayalım? Her kul gayesinin doğru olduğuna inanır, HAK YOLU’na dayanır. Olan gene de YÜCE’nin EMRİ ile olur. Kuşakta darlık görürsen, bir ilmek daha açarsın. 3 Kelebekte CAN arayan, kitap kabında kelebeği kurutandan mı sorulur? Dünya olayı, dünya kuluna mı verilir? Sadece olaya vasıta kılınır. Gayeler görülür, her kul gayesinde haklı olduğuna inanır. 4 Yazıya başladığın zaman, sonuna kadar okursun. Noktayı gördüğün
yerde kalırsın. İşte o nokta; kula aydın olan kaderini, kaderindeki hayrını gösterir. Kaderini yolda
değil, kulda gör. MESNEVİ’den arayan, güne nokta koyandır. Halbuki noktayı, gelene koyacağız, gönülde volkan
akıtacağız. 5 Yağmur yağsa da, çukur dolsa da; hataya ne toprak, ne su, ne de YARATAN düşmez. Olanın olması gerektiği için oldurulduğudur. Kader a’dan z’ye yazıldı. ‘Güzel olay.’ denildi. ‘Hayır.’ dendi kutlandı. Yazılanı söyledim, sorana verdim. Devamı ne sende, ne bende; YÜCE’de. 6 Kaydını yaptıran, silgiyi arasın. Çünkü kaydını yapan sen değilsin. Aynada göreceksin, ‘GANİ’den aldım.’ diyeceksin. GÜL’ün Yolu’ndan, bahçenin gülünden koparacaksın. Dikenine söz etme. ‘GÜL’ün Yolu nedir?’ dersen, HAK YOLU’nda, GÜL dilinde, kaderin GANİ’nin gönlünde yazıldığı gibi. Ordan değil burdan, elden değil GÜL’den. Ne yelden, ne selden; en hayır olandan. 7 Ummak güzel olsa da, bulmak yerindedir, dileğin serindedir. ‘Ne olacak?’
deme. Her olan yerini bulacak. Dert olmayanı dert etmek, noktaya varılanda pişman olmaktır. Neye pişman
olunur? Elbet dert etmeye. Uymuyor dediğine sen uy. ALLAH’ımın YAZDIĞI
bozulmaz. Koşuda kazanan, zorluğu çekse de; neticeye sevinç ile bakar.
Tabii en çok gayret gösteren, başa geçer. 8 Güzelin ölçüsünü, verebilecek kul var mıdır? Güzellik gönülde aranmalı,
şekilde değil. ‘Şekilsiz güzel olur mu?’ dersiniz. ‘Dengesini buldum.’
derim. Bedeninde kambur olanın, görüntüsü hoş gelmez. Ne var ki gönlünde yol açan, sana huzur
bulduran güzeldir. Dökülene değil, yeniden filiz verene bak. Dökülen kaldı,
yazılan değil. Yazılana geldin. Cümlede umduğum değil, NURU’na gönül
verenleri gördüm. GANİ’den selam getirdim, olayın müjdesini verdim. 9 Önünde duvar olmaz, yemediği ottan karnı ağrımaz.
Gidişe uysa, umduğunu bulmaz. Sildiğin, gelen günde güleceğin
olacaktır. Suyun aktığı yerde, nasibin görülecektir. 10 Çözüme yanlış yol verilmiş. Kaderin yazıldığı yere dönülmüş. Yolu çeviren olayı düşünsene. Dönüşü düşüren güne baksana. Ormanın yetiştirdiği her ağaç, senin ise de; senin olması, kamuya uyması gerektiğini düşün. Kayguyu, kaygusuzluktan edersin. Verilen sözü benden dersen, yanılmış olursun. Çünkü YÜCE’dendir. Nasibinde tatlı yemek var ise, nasibin değil midir? ALLAH’ım hiçbir kulun gayesine duvar çekmez. Dumansız gün doğacak, elde eli bulacak. Açılan kapıda, GANİ’den nasip alacak. 11 ‘ALLAH’ım.’ demeden yol bulunmaz, kaderine yazılan silinmez. Sığındığı
YÜCE’den alacağı, geceyi sileceği görülür. Yelden çevirdin, selden döndürdün, yumuşak yolu buldurdun.
Olacağı düşünmeye ne hacet? ALLAH’ıma emanet olunuz. LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH
|