17 Eylül 1972 MEVLÂNA’yım ben! 1 Huyun güzelini mal edende, yolun uygunu görülür. Her olayda, VEREN’den söz edilir. Kapıyı açana, hatadan kaçana ‘ALLAH’ım RAZI olsun.’ denilir. ALLAH’ım cümlenizden RAZI olsun, niyetin en güzeli sizlerde kalsın. 2 Yeşilde huzur buldum, maviden girdim, morda kaldım, kırmızıda yandım, aşkta buldum, bedende söndüğüm an vardım. Vardığım yerde, cümleyi beraber diledim. Beraberlik, BİRLİK’ten olur; ALLAH’ım, dileyene verir. 3 Sepeti ören, dolduğunu gören; ağırlığına katlanandır. Sepeti ören ameline, dolduran emeline hizmet eder. Çözülmeyen yok. Amelin hizmetindir, emelin gönlünde olan niyetin. 4 Havada kuş, denizdeki balığı sormaz. Denizdeki balık, karadaki geyiği düşünmez. Çünkü ne o öbürünün yerini doldurur, ne öbürü buradakinin yolunu döndürür. Her yaratılan yerini bildikte, düzenin aksamadığı görülür. Kul kulu hatalı bulmasa, gücenmeye çalışmaz. Her kul olduğu yeri bilse, düzensizlik olmaz. Mümin olan bilir, mengene gönülde oldukça, düzene uyulamaz. Mengene nedir? Gönül mengenesi, nefsin vergisidir. Nefsini terbiyeden yoksun bırakan, mengenede kalandır. 5 Olanı-olacağı kuldan beklersen, kula kendini yüklersen; ALLAH’ımın YÜCELİĞİ’nden şüpheye düşmüş olursun. Her kul O’nundur, O’nu bilenindir. Kula dayandığın müddetçe; hem kulluğundan uzak kalırsın, hem kuluna dünyada beden yükü vermiş olursun. Her halini ALLAH’ıma emanet et ki, ‘Kulunum.’ diyebilesin, O’ndan bekleyebilesin. Kulunun aldığı O’nundur, kulunun verdiği O’nundur. Sadece duaların senindir. Duaların senin oldukça, yolun açıktır. ALLAH’ım O’nu bilene verir, O’nu bileni görür, O’nu seveni sever, O’nun yarattığını seveni kendini sevenden çok sever. Çünkü en büyük ibadet sevmektir. Namaz-oruç, O’nu sevenlerin borcudur. Dolayısıyla kendi kendini sevenlerin ibadetidir. Namaz ile oruç ile, cümleyi de seversen; MELEKLERİ’ne eşit olursun. 6 Olduğun gibi kal, kaldığın gibi gel. Gocunmak, yürüyene yaraşmaz. Gocunan alınsın. Yumuşak gönlüne uydum, sözüm sana değil dedim. ALLAH’ım cümleden razı olsun. Çırpınan, ALLAH’ım diyen her kuluna, varlığını nasip etsin. 7 Mesafeyi ölçmedik, gönüle gönül seçmedik; doğru olanı verdik. ‘Nedir?’ diyene doğru, yüze tokat atarcasına söylenmez. MEVLÂNA, yolunu severek buldu, dileyene hatasını süsleyerek söyledi. MEVLÂNA’yım 8 Huzurum, yol dileyene vermekle gönlüme dolardı. Her yolun üzerinde, yanılan da olur, dönülen de. Kolunda kuluna vereceğin kuvvet, ALLAH’ımdan geldikçe dayanılabilir. MEVLÂNA’nın sözü, tek kanaldan verilir. YÜCE’den güne, gündeki kullarına, tek kanal. Sadece güne verilir. Tekrar verilmesi, asra dayanır. 9 (Başkaları da RUHLAR’dan
almaktadırlar?) Yazan çok olur, söyleyen çok olur. Ne var ki hiçbiri kanala bağlı değildir. İzah edeyim. Dünya gününün vergisine göre, nasıl ki telsizle
konuşan iki kişidir,
konu sadece iki kişi arasındadır. Sen radyonu açarsın, telsize rast gelirsin, verdiğini alırsın. Yazanın-çizenin ifadesi
odur. Aslında konu iki kişi arasındadır, sen onu nakilden kapabilirsin. 10 Bu bir EMİR’dir. Niyet kuran, ‘Yazayım.’ diyen yazar. Ne var ki bilinmesi gereken, kanala bağlı olmayandır. Dediğim gibi, kanal döşenmiştir. Kanalın başında olanlar, asırdan asıra seçilmiştir. Bunun dışında olanın, niyetine kapıldığı görülür. ‘Hatalı mı?’ dersen, Hayır. Ne var ki, vergiden uzaktır. 11 Kucak dolusu sevgim, sizlerle olduğu bilinir. Gönüller, her olayda mengeneden silinir. Gönülleriniz sohbetlerimiz ile yıkanır. Daha ne dilersiniz? ALLAH’ımın LÜTFU değil midir? ‘Şükür.’ diyelim, ALLAH’ıma duacı olalım, VERDİĞİ’ni bilelim. Yol, dileyene açıktır. Kul yeter ki ‘ALLAH’ım.’ desin. Cümlede görülen, yoluna uyulandır. ALLAH’a ısmarladık. LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH
|