20 Aralık 1984

MEVLÂNA’yım ben!

1 Hazır olduk her güne, HAKK’ın verdiği yöne, selam olsun cümlenize.

2 “Suyum güzel akacak, soylu günde bakacak; dilenen her düzende, dileyen yakasına dilediği ağacın yaprağını takacak.” dedi, YUNUS’um sözü aldı:

3 “Ne sarıda, ne morda, ne yeşilde, ne kırmızıda ayrıya gelmedik; mavi rengi bilgimizden silmedik; pembe dedik, ahengini bölmedik; gezdiğiniz sahilde, izinizi silmedik. Gelenler görsün, vardığınız yeri bulsun diye.” dedi, YUNUS’um selamladı.

4 “Kar yağsa da toprağa, YUNUS’un sözü bitmez; MERYEM’in verdiği, DOST diyeni satmaz, aldığı sürüyü dumansız yerde gütmez. MERYEM DOST KAPISI’dır, dilediği yer elinde tapusudur!” dedi, MERYEM sözü KAYGUSUZ’a verdi, KAYGUSUZ açık kapıdan ‘Selam!’ diye girdi:

5 “Ürününüz bol olsun, sevenler balı bulsun; her çiçekte güzeli, her böcekte özeli görsün! ‘Oldum, olayım!’ dersem, gönlümden öyle geçersem; ne olduğuma, ne bulduğuma şahit sayarım, binbir emekte bir örtümü soyarım. YUNUS gezdi yürüdü, MERYEM saçını sürdü; KAYGUSUZ ‘Aşkını gönlünde sakladı ise, sergisini kim gördü?’ dedi de, kendinden kendine uyandı, ulu ağaca dayandı, soyluyu öylece yorumladı. Gönlüm bana açık ise, benliğimi silerim; gönlüm cümleye açık ise, varlığımı her zerreye bölerim; öylece soyluluğu hak eder, günün düzeninde yerimi bulurum.” dedi, KAYGUSUZ selamladı.

6 “Doğuştan gönlünü açanların, dilenen yerde DOST KAPISI’nı bulanların; her anı, her demi doğruyu bildirir, doğruda gerçek olanı buldurur.” dedi, HAMZA DOST sözü aldı, PİR SULTAN ABDAL ile postunu günde gönüllere serdi. Dedi ki: “ Doğuştan bilenler, (ERENLER mi?) EYVALLAH.-, geminin kaptanlarıdır; kendinden kendine dönenler, dumandan sıyrılanlardır. Ne mutlu o gemiye gelenlere, ne mutlu kuluyum diyenlere, ne mutlu ezeli günde bırakıp ebede yol alanlara.” dedi, HAMZA DOST ile PİR SULTAN ABDAL cümlenizi selamladı.

7 Deryadan adım-adım gidenle, aldıkları suyu gelenlere sunanlar; ‘Nerden gelse, nerde bulsa, nereye varsa gerçek ile buluşur!’ diyenlere, NİYAZİ’nin selamını getirdik; ÖZ’lüyüz dedik, gerçek ile BİR’liğe oturduk:

8 “Binbir sözü bir kalemde bitirdim, bildiğim her gerçeği bir noktada yitirdim. Ne aldım, ne buldum, gerçek aleme ne götürdüm? Seven ile geldim, sevilen oldum, sevgisi ile doldum,-(Ne kadar dünya bilgisi ile dolu olursak olalım, HAK BİLGİSİ karşısında geçersiz…) EYVALLAH.-, güzelden güzele öylece döndüm. Cümlenize vereceğim, bir satırda ömrümü süreceğim. Meyhaneye ‘Hey!’ diye girdim, ‘HAY’ diye çıktım.” dedi, NİYAZİ  cümlenizi selamladı.

9 “Ayağımı bağladım, ağrır diye ağladım; ne dünde, ne bu günde, geleni gideni eğledim.” dedi, BEHLÜL’üm sözü aldı:

10 “ ‘Her yol benimdir!’ diye yollara düştüğüm, duymadığım her olayı deştiğim, bilmeyeni gördüğümde şaştığım, kendi hamlığımdandır! Senden benden aldığım ile piştim, ocak başında oturdum bilgideki gerçek ile şiştim. ‘Demek ki aldığımı vermem gerek, bildiğimi sermem gerek, güzel olan her varlığı görmem gerek!’ dedim de, gölgeden Güneş’e geldim, Güneş’te her rengi buldum; aklımı ağaçtan çözdüm, sonsuzluğa saldım. Deryalara gidenler, benden günü soranlar; gelenden güzeli bulsunlar, gerçeğe doysunlar!” dedi, BEHLÜL’üm selamladı.

11 “Aynaya bakarsam, seni beni görürüm; çevreye bakarsam, dünü günü görürüm; akacak her damlada, kainatı bulurum.” dedi, HACI BAYRAM sözü aldı:

12 “Toprak durası değil, bakanı yorası değil, ‘Karda ekeyim…’ desen, sırası değil. Beklersem Güneş’i, bilirim tanışı. Ben ona el veririm, o bana bol verir, karlar Güneş ile erir; BİRLİĞİMİZ’den, cümle alan yararlanır.” dedi, HACI BAYRAM bir tas buğdayın bir obaya yettiğini söyledi, selamladı.

13 “Alacağım vereceğim, her selam ile söze gireceğim; aynayı bilene, gerçeğin verdiğini soracağım!” dedi, MERKEZ’im sözü aldı: 

14Nane yaprağı alsam, DOST KAPISI’na varsam, 'Benden.' diye sunsam gülerlerdi, RABB’imden aldığımı bilirlerdi. HAK YOLU senin benim değil, cümlenindir! Kuşlar, yorulmadan bulurlar, bildikleri kadar yürürler; otlar, rahmet alırlar, girdikleri kadar ürerler. Kul, dilediği merhalede, dilediğini değil hak ettiğini bulur! Dilemek niyettedir, hak etmek emektedir! Niyetini emeğin ile besle ki, hak ettiğine eresin!” dedi, MERKEZ’im nane yaprağında cümlenize şifa olduğunu söyledi. 

MEVLÂNA’yım!

15 HAK ile başlarız söze, HAK ADI’na geliriz size, HAK ile oldu isek, HAK ile varırız BÜTÜN’e. Gülmeyi BİRLİĞİ’nden sayalım, bağımızı AŞK’ına soyalım, kaleden kaleye bilgi soralım, günün gölgesini GÜL’ün rengi ile silelim!

ALLAH’ıma emanet olunuz!

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH