23 Mayıs 1985

MEVLÂNA’yım ben!

1 Nerde pazar kurulur, nerde kulu yorulur? ‘Dost olalım.’ derlerse, Dost selamı gelir. ‘HAY’ dedik geldik, saya-saya bildik, cümlenizi selamladık.

2 “Erdiği gün üzümler, görülür de bilinir, yaprakların ardına salkımları saklanır.” dedi, YUNUS’um sözü aldı: 

3 “NUR’un ile nurlandır RABB’im bizleri, NUR’un ile paklandır RABB’im yozları. İsyan etmedik SANA topraktadır dizimiz, her an her gün ADI’n ile sözümüz. Güneş, VARLIĞI’na delildir bilen için. Her zerrede O vardır; bilmezsem YUNUS olur mu adım, bilmezsem yazda kışta kalır mı andım?

4 Öyle dedim olmadı, böyle dedim bulmadı, gerçek bilime aklım ermedi. Bir tas suyu ocağa koydum kaynadı da, tasta su kalmadı; VARLIĞI’na bir damladan haber silmedi. Oturdum düşündüm… Dedim ki; ‘Bulduğum her taşı bir kuyuya saldım; toplayım katlayım, verdiğini bilgime ekleyim… Hizmette keramet varmış, YUNUS her aldığını duvar diye örmüş. Bakmış ki, ördüğü duvar bir bina olmuş, binaya HAK ADI’na dileyen gelmiş.’

5 BİR’liğine talibiz RABB’im, nefsimize galibiz. DOST’luk, vergindir bize.” dedi, YUNUS’um cümleniz ile DOST’luk duvarını ördü, selamladı.

6 “Selam olsun sevgiliye, dumandan uzak diyene, her sofrada bir lokma yiyene.” dedi, KAYGUSUZ sözü aldı:

7 “Çalı çırpı topladım, alev olsun bekledim, alevi duvarın ötesine sakladım; etrafa uzamasın diye. Derman, yoğurt yiyen ile. Eyyam, günü bilenlere. Erdiğimiz gün güzel. Çölde çulu sereceğiz, KÂBE’de secdeye varıp selam ile göreceğiz, dayandığımız GÜZEL’i ÖZ’ümüzde bulacağız.” dedi, KAYGUSUZ selamladı.

8 “ ‘YA ALLAH.’ dedik te geldik biz söze, her nefes ile bağlandık ÖZ’e.

9 ‘YA ALLAH.’ dedik bilgimiz ile bulduk, dost bağına cümleniz ile girdik.” dedi, HACI BAYRAM sözü aldı:

10 “Döne–döne bulduk SEN’i, RABB’im verdin bize gani. Şükrüne yetemeyiz, emek ile aldığımızı ekmek diye satamayız, bağı ermemiş ise ‘Geç kaldı.’ deyip atamayız. Beklemek kulun kârıdır, kadere oynayanın elindeki zarıdır. Ne atarsa atsın, yeter ki gerçeği tutsun.” dedi, HACI BAYRAM ocaktaki kaynayan aşına, kucaktaki başına niyaz etti, yamayı bilene taktı, selamladı.

11 “Aynaya baktım geldim, çerağı yaktım geldim, Dost ile Dostluğuna selam taktım geldim.” dedi, BEHLÜL’üm sözü aldı: 

12 “Kayalara attım kement, yer yerinden oynadı, akan sular bir anda ocak oldu kaynadı; ‘Bilsem.’ dediğim günde, alkışlardım olayı.

13 Gerçeği bildiğim an, her MELEĞİ’ne hizmet ile verileni gördüm. Dedim ki; ‘Senin bilgin sana kadar, sanma bilgin sona kadar.’ ‘YA ALLAH.’ dedim tövbeye durdum; VARLIĞI’ndan, bir kum tanesi bilgiye sahibim. İnandığım gerçek, budur.” dedi, BEHLÜL’üm günün en güzelinde cümlenizi selamladı. 

14 “Bilgim hücreye girse, hücrede kainatı görse, olumsuza geldim sanırdı… Değmeyen her bilgi, değerini gönülde alır, akıl ile sergiye gelir. 

15 Benden yol için soran, gönlünden gelene uysun, desin ki; ‘Beni bana bulduran, yolumu aldırandır. Ağaç olup yücelen, Dostluk gününü açandır.’ ” dedi, HOCA YESEVİ sözden söze geldi.

16 “Çınar olsa yoruma gelse; sesi ile aldığını verirdi, ses kaydını dileyenden sorardı. Ne sesin gelişi, ne bedenin kalışı vardır; aldığım bilgide, yorum zordur. RABB’im zorluğa vermez, SIR’dan olanı, bilen kulu sormaz.” dedi, HOCA YESEVİ selamladı.

17 “Gayretten gayrete düştüm, her kulunun sevgisine şaştım. BİLGE bohçaya benzer, açarsan saçar, kaçarsan örter. DOST adıma gelen güzel, dostluğumu bilen güzel.” dedi, HAMZA DOST elinde desti ile YEMEN’den getirdiği RAHMET’i sundu:

18 “El aldık, elde bulduk, bülbül olduk dile verdik; göldeki balığı aldık deryaya saldık, övündüğümüz güzeli öylece bulduk. YEMEN’den selam olsun, bilmeyi deneyenler KÂBE’ye gelsin, NUR’dan fistan giyip secdeye dursun. Her birinize selamımız O’ndandır, bahçesine girdik GÜL’dendir.” dedi, HAMZA DOST selamladı.

19 “Dört yapraklı yoncaya selam verdim, cümlenizde DOST’luğu gördüm, sarı fistana sarı destanı sardım. Okuya-okuya bulacağız, dokuya-dokuya geleceğiz.” dedi, SARI ANA cümlenizi selamladı.

(‘GÖNÜLLER BİRLİĞİ’ adı altında basılan kitap için mi?) EYVALLAH.

20 “Her elin emeğine, her kulun gömleğine tane-tane yazılır, hizmetindir denilir, doğan güzel öylece kutlanır. ‘Sahibiyiz.’ deyiniz, emeğiniz ile övününüz, seven ile sevininiz. Ektiğiniz ekinden RAHMET olup gelecek, her damlası sizleri ayrı-ayrı bulacak.” dedi, SARI ANA selamladı.

21 “ ‘Eken de sen, biçen de…’ denilir. Biz taneleri verdik, toprağı gördük, RABB’imden RAHMET’ini diledik. El-ele oluşup ta, bir çatıda buluşup ta, ekenlerle olduk. ALLAH’ım RAZI olsun, cümlesi NUR’u ile dolsun.” dedi, MERKEZ’im sözü aldı:

22 “LOHUSA ile sözü, BİRLİK’e getirdik, yaprağına yazılanı beraberce okuduk. (Basılan kitap mı?) EYVALLAH. Dedik ki; ‘Kulların ÖZ’ü de BİR, sözü de… ALLAH’ım RAZI olsun, orucunuza oruç katsın.’ ” Selam ile geçtiler, selameti sizlerle seçtiler. 

23 “Her boğa gücü ile övünse de, GÜÇLÜ’ye selam verir, kendini gölgeye alır.” dedi, HACI BEKTAŞ sözü aldı:

24 “Boğayı dövüşe salarsan, kendini de yitirir, aldığını bir lokmada bitirir. Hizmet, sürekli olandadır; himmet, her daim gelendedir. Bildiğin söz bir ömre yeterli. Bildiğin yetmez ara, yerden göğe her gördüğünü tara, atın var ise elinde önce onu bağla.” dedi, HACI BEKTAŞ selamladı.

25 Bir elimde somun, bir elimde zeytin, her sofrayı gezeceğim; RAHMET gelsin diye, cümleniz için niyaz edeceğim.

ALLAH’ıma emanet olunuz.

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH