26 Ekim 1985 Cumartesi

MEVLÂNA’yım ben!

1 Kestik erik dalını, toprağa koyduk fidan olsun diye. YUNUS ile söze geldik, geldiğimiz her mekanda sözü bildik, ÖZ’ü bulduk. YUNUS ile her kapı dileyene açılır, duyan ile yerde olan seçilir; belden alma kemeri, denenmiş güzel verir; taya vurma semeri, dayandığına zor gelir.

2 “KEVSER ŞARABI dersen, doymayı bilmelisin, her zerreni AŞK ateşinde görmelisin; akıl mantık gönül birliğini, komşu ile, arkadaş ile, dost ile, post ile kurmalısın!” dedi, YUNUS’um selamladı.

3 EYYÜB’üm geldi söze, dedi; “O günde verdim size. Dağlara engel deme, aşar gidersin; yumuşak yol bulur da, aşar gidersin. Önce dört duvarını ör, damını ört, sana vereni tart! Göğsüne darlık vereni dost bilme, aldığın güzelden ayrı kalma! kamerin merkezinden gelen akımda, alacağın dostluk yakında. EYYÜB’üm gözden bilir, RESULÜ’nden aldığı halde kalır; elinde olanı çengele koyar, RABB’inden her gelene şikayetsiz uyar; yolun, İZİN geldikte açılır.” dedi, EYYÜB’üm selamladı.

(‘Makamı Mahmut’ nedir?)

4 Her varolan makamın olayı vardır, her makamın değişik dolayı vardır. Makamlar, belli sınırlardadır. Makamı Mahmut; sınırı olmayan, O’ndan başka bilmeyen, dayanan her kuluna RAHMETİ’ni ileten, her makama O makamdan ulaşan, O’nun ile dolaşan… ADI ile bilirsin, her makamda O’ndan bulursun, ama O’na ancak RESULÜ ile bakabilirsin, O’ndan ancak RESULÜ’nün eşiğinden, AŞK’ının beşiğinden, gönlünde olanı dökebilirsin. Her makamda o vardır, o’nun Nuraniyeti elbet!

5 EYYÜB’üm; RESULÜ’nün hoşnutluğunu, sonsuz sevgisini kendine yer etmiş, emrini ER’lik ile yerine getirmiş, her makama onun rızasını alarak yükselmiş… (RESULÜ’nün rızası mı?) EYVALLAH! RESULÜ’nün rızası olmadığı halde, kul makam geçemez!

MEVLÂNA’yım!

6 KEVSER duasını oku, ‘YA ALLAH!’ de DOST halini doku! (Kime hitap ediyorsunuz?) Örülmüş görülmüş, LOĞUSA BACI’mız ile gönülden sarılmış. Dünde ‘Ana’m!’ dediği, günde elinde bulduğu, her öksüze ana olduğu bilinen HAZRETİ HATİCE; EYYÜB’ün yardımda olduğunu söyledi. (EYYÜB SULTAN mı?) EYVALLAH!

(AKDEVE, KUR’AN’ı sembolize ediyor?)

7 Cami olan CEBRAİL, devrini bulan, mor renge ahenk veren, yeşil ile dünyaya dolan… (Mor renk hakikat mı?) O; çamdan nefes alır, çamdan nefes verir durur, AKDEVE olur yoldan yola ulaştırır, BURAK olur halden hale dolaştırır… Değişmeyen varlık darlığa yönelir, duyana duymayana selam verir. Geyik, soğukta kendinde olana uyar; sıcakta vereni duyar. Can, düşman değildir kula; pişmanlığa düşürmezse, aldığı bir nefesi DOST adına taşırmazsa! CEBRAİL, İBRAHİM’e isim verdi, yol verdi; İSMAİL’e baktı da, koç olup bıçak altına girdi.

8 Her ayağı bağlayan, bir düzeni bekleyen; dönsün baksın geçmişe, ‘Ne getirmişim geleceğe?’ Dağdan su indirdi isem; emeğime yazılandır, güzelden güzele sunulandır. RABB’imin bana sunduğu İLAHİ BİLGİ; yerden dizimi alamaz, dilden sözünü silemez! RABB’im için yapılan her niyaz, her emek, hoşnutluğuna delildir. Kulundan HOŞNUT olmasa, sana ne niyaz ettirir, ne emek verdirir; çünkü, RABB’imin değil, hepsine senin ihtiyarın vardır; yapabildi isen, HOŞNUTLUĞU’na delildir; ‘Az, çok’ deme, niyetin RABB’imin malumudur! 

9 ALLAH’ım RAZI olsun, soframıza gelen kulu sevgiyi kainatta bulsun; sevsin sevilsin, her karanlık kapının arkasında RABB’imin yaktığı ateşi bilsin! O ateş öyle bir NUR ki; dağlar erirler, nehirler dururlar, bağlı düğümler çözülür.

ALLAH’ıma emanet olunuz.

ALLAH’a ısmarladık.

LÂİLÂHE İLLALLAH MUHAMMEDÜR RESULULLAH

mahmut: övülmüş, övülmeye değer.
Makamı Mahmut: Cennet
ihtiyar: seçme. katlanma, kabul etme. kendi isteğiyle davranma.